Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi!

Yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi, Güney Kürdistan’ın jeopolitik yapılanmasından kaynaklı dünden bugüne miras kalan bir gerçekliktir. Bunun en önemli nedeni; ülkenin idari, ekonomik ve askeri alanlarda Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında ikiye bölünmesidir.

Irak’ta Saddam rejiminin devrilmesi ardından Bağdat ve Erbil’i farklı boyutlarda tehdit eden ve günümüze kadar gelen önemli sorunlardan biri de kamu kaynaklarının gruplara, ailelere ve kişilere kanalize edilmesi oldu. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, sahtekarlık, zimmete para geçirme, rant, partizanlık, ihale ve sözleşmelerde usulsüzlük, siyasi ve idari nüfuzu kullanma gibi konular her iki başkentin değişmeyen ve kontrol altına alınamayan gündem maddelerini oluşturuyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2020 Yolsuzluk Algılama Endeksi Raporu’nda buna Kürdistan Bölgesi de dahil olmak üzere Irak, 180 ülke arasında yolsuzluk sıralamasında baştan 20. sırada yer alıyor. Mesrur Barzani, Temmuz 2019’da Kürdistan Bölgesi 9. Hükümetinin Başbakanı olarak göreve geldiğinde, en önemli önceliklerinden birinin yolsuzlukla mücadele olacağını açıkladı.

Kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluk, Güney Kürdistan’ın jeopolitik yapılanmasından kaynaklı dünden bugüne miras kalan bir gerçekliktir. Bunun en önemli nedeni; ülkenin idari, ekonomik ve askeri alanlarda Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında ikiye bölünmesidir. Güney Kürdistan’ın federal statüye kavuşması ile birlikte maalesef KDP ve KYB, askeri ve ekonomik alandaki yetki ve güçlerini federal hükümete tümüyle devir etmediler.

Bu durum bir yönüyle Sovyetler Birliği'nin dağılması ardından ortaya çıkan kaotik ortama benzer. Sovyetler Birliği dağılıp serbest piyasa ekonomisine geçtiği zaman, geriye bürokratik elitten başka bir şey kalmamıştı. Ortada ne burjuvazi ne de iş insanları vardı. Kapitalist serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte yeni devlet, bürokratik elitten gelen çoğunluğu KGB ajanları, asker ve Komünist Parti yöneticilerinden olmak üzere, özel sektörü oluşturmak için görevlendirdi.

Vladimir Putin, iktidara geldiğinde ekonomiyi canlandırmak için özel sektörü disipline etme yoluna gitti. Yolsuzluk yapanları, vergi kaçıranları cezalandırdı ve mallarına el koydu. Rus ekonomisi bir şekilde canlandı. Putin, iktidarı tümüyle ele geçirince, bu kez kendi iktidarının devamlılığını sürdürmek için disipline ettiği ve destek verdiği iş dünyasını kullandı.

Güney Kürdistan Irak içinde federal statü kazandığında ortada ne burjuvazi ne de iş insanları vardı. KDP ve KYB, güvendiği yakın kadrolarına bu görevleri vererek, ekonomiyi yapılandırmaya yöneldi. Ticarete giren insanların kendi özel kapitalleri yoktu. Partilerin dolayısıyla kamudan ve doğal enerji kaynaklarının satışından elde edilen sermayeyi kullandılar. Bu yüzden Kürdistan’da birçok özel şirket özünde kamu malıdır. En azından bu şirketlerde federal yönetimin hisseleri olması gerekir.

Elbette federal sisteme geçiş sürecinde sorunların olması doğaldı. Ama bu sorunlar çözülmesi gerekirken daha da arttı ve kronikleşti. Partilerin gümrük kapılarından elde ettikleri gelire, petrol ve doğal gazın da eklenmesiyle kayıt dışı ekonomi ve yolsuzlukta devasa rakamlar ile karmaşık ilişki ağları oluştu.

Gümrük, petrol ve doğal gazın kontrolü kanunen federal hükümette olmasına karşın, pratikte KDP ve KYB’nin kontrolünde kaldı. Böylece her iki parti ve çevresi bürokratik, ekonomik ve askeri alanda daha da erk edindiler. Henüz yerine oturmamış siyasi ve idari sistemde daha büyük gedikler açılmaya başlandı.

Bundan rant ve kazanç elde eden oligarşik çevreler, işin ideolojik kılıfını da oluşturarak, başta peşmerge, istihbarat ve terörle mücadele güçlerinin tek bir merkezi yapıda birleşmesine ayak direttiler. Hâlen de ayak diretmeye devam ediyorlar. Bunun sebebi, yasa dışı yollarla kazanç elde eden çevrelerin, kendilerine bağlı milis güçler ile söz konusu kaçak sistemi ayakta tutmak istemeleridir.

Tüm bu yaşananlar KYB içinden çıkan Goran (Değişim) hareketinin, kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluk karşıtı söyleminin Güney Kürdistan’da sosyolojik bir karşılık ve taban bulmasına yol açtı. İlk seçimlerde Goran hareketi ciddi oranda oy alarak parlamentoya girdi.

ABD’nin Güney Kürdistan ve Bağdat’taki diplomatları Kürdistan’daki kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluğu yakından takibe aldılar ve düzenli olarak Washington’a raporlar gönderdiler. 2006’da kaleme alınan ve ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen “Gizli” ibareli ve “Canonical ID:06KIRKUK37_a” kodlu bu raporlardan birini WikiLeaks ifşa etti.(1)

Söz konusu raporda özetle şu bilgiler yer almaktadır:

“Yolsuzluk, Kürdistan'ın en büyük ekonomik sorunudur. İki iktidar partisinin mutlak kontrolü, yolsuzluğun gelişmesine izin veriyor. Yolsuzluk, aile-aşiret veya peşmerge ile bağların güçlülüğüne bağlıdır. Kürdistan’da yolsuzluk, siyasi nüfuzu olan birkaç kişinin ticari sözleşmeleri kendi aralarında paylaşmaları ile başlar.

Her iki partideki reform görüşlü bazı politbüro üyeleri ile daha genç, üçüncü nesil parti liderleri ve üyeleri reform için bastırıyorlar. Ancak, Kerkük sorunu ve Kürdistan'ın sınırlarına karar verilinceye kadar bu kesimin çabalarının meyvalarını vermesi olası görünmüyor.

Sıradan Kürtlerin çoğunun hem Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) hem de Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden (KYB) en büyük şikayetleri aşırı yolsuzluklarıdır. Kürtlerin büyük bölümü, yolsuzluğun partilerin her seviyesine ve kontrol ettikleri iki Kürdistan Bölgesi Hükümeti'ne (KBY'ler) nüfuz ettiğini düşünüyor: KBY-Erbil (KBY-E) ve KBY-Süleymaniye (KBY-S).

Çoğu kişi, iki partinin ilgili yasadışı fon kaynaklarını elde tutmak için kamusal hayatı kontrol ettiklerine inanıyor. Bu nedenle, Kürdistan'da ortak akıl, yolsuzluk ile demokrasi açığı arasında bağlantı kuruyor.

Yargı ve yasama organları da dahil olmak üzere hükümete, partilere bağlıdır. Her iki parti de Sovyet tarzı siyasi sisteme sahiptir. Sadakat en önemli değer haline geldi; yetkinlik ve dürüstlük reddedildi. İktidara geldiğinde parti liderleri ödüllerini aldılar; takipçileri ise onları taklit ediyor. Böylece Kürdistan'da yolsuzluk yukarıdan aşağıya yayıldı.”


2017 Kürdistan Bağımsızlık Referandumu öncesi, Kürt dostu birçok yabancı siyasetçi ve diplomat, Kürtlerin devlet olabilmeleri ve demokratik teamüller açısından yapmaları gereken ev ödevlerinin altını çizdiler. Bunların başında, yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomiye son vermeleri vardı.

Amerikalı diplomat ve dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Nancy Soderberg, Güney Kürdistanlı siyaset yapıcılara şu tavsiyelerde bulundu:(2)

“IŞİD ile mücadele Kürdistan’da birçok sorunu öteledi. Mülkiyet hakları, vergi, bankacılık sistemi tutarlı ve şeffaf olmalıdır. Yolsuzluk, hukuksuzluğu ve yozlaşmayı doğurur ve her şeyi çürütür. Yolsuzluk yapanlar cezasız bırakılmamalıdır. Hukuk sistemi bu yönden kuvvetlendirilmelidir. Özellikle ihaleler, devlet sözleşmeleri ve petrol gelirlerinde şeffaflık şarttır. Halkınızın refahı ve mutluluğu ile uluslararası sermayeye güven vermek istiyorsanız bunları yapmanız gerekir.”

KDP ve KYB üst düzey parti yöneticileri, hatta aralarında peşmerge komutanlarının da bulunduğu birçok tanınmış profil, kurdukları özel şirketler aracılığıyla uluslararası ticari anlaşmalar ve ortaklıklar yaptılar. İdari ve siyasi nüfuzun bu ilişkilerde kullanılması etik tartışmayı da beraberinde getirdi.

Örneğin, Irak'ın üçüncü büyük telefon operatörü Korek Telecom'un %75 hissesine sahip olan Şirwan Barzani, Mesud Barzani’nin yeğeni olmakla beraber aynı zamanda iş insanı ve peşmerge içinde komutan rütbesine sahiptir.

Ayrıca Korek'in eski hissedarlarından Kuveyt lojistik firması Agility ve Fransız telekom şirketi Orange, Korek'in üç yöneticisine karşı, kötü yönetim ve milyonlarca doların görünürde suistimal edildiği iddiasıyla, geçtiğimiz Ekim ayında Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıkların Çözüm Merkezi'ne (ICSID) başvurarak, Irak’ın aleyhine tahkim davası açtı.(3) 

Demokratik sistem ve toplumlarda bir iş insanının aynı zamanda bir ordunun generali, komutanı olduğu örneği yoktur. Kuşkusuz bu pozisyon, Barzani ailesinin mücadeleci geleneğine, mirasına, onu birinci elden temsil eden Mesud Barzani ve kurumsal olarak KDP’ye zarar vermektedir. Benzer durum, KYB için de geçerlidir.

Birkaç örnek

Uluslararası düzeyde Güney Kürdistan için hiç de hoş olmayan bir olay da 2009’da yaşandı. Irak Anayasası’nın yazımında Kürtler lehine önemli katkısı olan ABD’li diplomat Peter Galbraith’in Norveç petrol şirketi DNO’nun Güney Kürdistan’da sondaj lisansı almasına arabuluculuk yaptığı ve bundan %5 hisse aldığı ortaya çıktı.(4) 

DNO'nun %5 hissesinin kime satıldığına dair bilgiyi kamuoyundan saklaması üzerine, Norveç resmi makamları tarafından soruşturma başlatıldı. Ülkenin ekonomi gazetesi "Dagens Naeringsliv", Bilgi Edinme Özgürlüğü yasasına dayanarak, Oslo Borsası'ndan hisselerin açıklanmayan alıcısının KBY olduğunu öğrendi. Fakat arada üçüncü bir şahsın daha olduğu ortaya çıktı. Bu şahıs Peter Galbraith idi. Galbraith, DNO’nun KBY ile imzaladığı lisans anlaşmasından bir gün sonra ABD’de kendi adına bir şirket kurmuştu.

Dagens Naeringsliv’in haberine KBY, şiddetle tepki gösterdi. DNO'nun Kürdistan'daki faaliyetlerini askıya almak ve şirketi tazminat ödemeden Kürdistan’dan çıkarmakla tehdit etti.

Hukukçular ve siyasi analizciler, Galbraith'in komisyon almasının Irak'ta Kürtler ile Araplar arasındaki daha önceki diplomatik arabulucu kimliğine yasal bir problem oluşturmasa da etik açıdan ilişkinin sorunlu olduğu görüşündeler. Elbette bu olay, sonuçta uluslararası düzeyde Kürtlerin lehine lobi ve diplomatik çalışma yapan diplomat Galbraith'i ve KBY’yi zor durumda bırakmıştır.

Bir başka örnek de KYB üst düzey profillerinden Mala Bakhtiar'ın, Ocak 2019’da kendi Facebook hesabından yaptığı paylaşımdır. Bakhtiar: "Kerkük'ün Taza kasabasındaki Jambour petrol sahalarından 30.000 varil petrol belirli yetkililere ait tankerler aracılığıyla yağmalanmaktadır. Yağmalanan petrolü taşıyan tankerlerin Kerkük'ten Süleymaniye'ye kadar kuyruğa girdiğini ve özel anlaşmalara göre satılacaktır!" açıklamasıdır.(5) 

Kürdistan Parlamentosu üyesi ve Gorran milletvekillerinden Ali Hama Salih Taha, İran ile Kürdistan arasında Süleymaniye valiliğine bağlı ve önemli gümrük kapılarından biri olan Başmakh gümrüğünde kaçakçılık yapıldığı iddiasında bulundu.(6) 

Penjwen Soruşturma Mahkemesi, iddiaları iftira kabul ederek, geçtiğimiz Ocak ayının ilk haftasında Kürdistan Parlamentosu’na gönderdiği bir yazı ile Hama Salih’in dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Hama Salih, Facebook hesabından Başmakh gümrük kapısında iddia ettiği kaçakçılığın detaylarını yazdı.

Hama Salih, yetkililerin patates cipsi, yumurta, halı, elektrikli cihazlar, sigara, dezenfektanlar ve hayvancılık dahil olmak üzere mal kaçakçılığı yaptıklarını belirtti. Bunun için Süleymaniye'nin Akari mahallesinde bir kaçakçılık bürosunun bulunduğunu ifade eden Milletvekili Hama Salih, KYB’ye bağlı güvenlik güçlerinin kaçak geçişleri kolaylaştırmak için kargo sisteminde tahrifat yaptıklarını ve bu sayede her ay 55 milyon dolarlık malın gümrükten kaçırıldığını belirtti.

Benzer yolsuzluk ve skandal örneklerini çoğaltmak mümkündür. Bu yüzden uluslararası firmalar, Kürdistan’da iş yapmada kurumsal ve güvenilir bir sistemin olmamasından dolayı, olası yatırımlarını risk altında görüyorlar.

Alman-Irak Sanayi ve Ticaret İrtibat Bürosu Başkanı Nasrin Khalil, Rudaw English’e yaptığı açıklamada; Alman şirketlerinin Irak ve Kürdistan bölgesine yatırım yapmamasının önündeki başlıca engelin, yolsuzluk ve şeffaflık eksikliği olmasıdır tespitini yapıyor.(7) 

Kürdistan Dürüstlük Komisyonu Başkanı Ahmed Anwar, Aralık 2019’da yaptığı açıklamada, 2014 yılından bu yana Komisyon'un aralarında bakanlar, milletvekilleri, valiler, generaller ve danışmanlar da olmak üzere 523 üst düzey yetkiliyi soruşturduğunu ve 83'ü hakkında dava açıldığını ifade etti. Anwar, ayrıca Komisyon araştırmalarına göre 2016'dan bu yana Kürdistan Bölgesi'nde yolsuzluk nedeniyle 423,29 milyar Irak Dinarı (355,7 milyon $) gelirin kaybedildiği tahmininde bulunuyor.(8) 

Iraklı yetkililerin 2016’da açıkladıkları rakamlarda ise, Irak ve Kürdistan bölgesinden 2003’den bu yana 300 milyar ile 350 milyar dolar arasında gelirin kaybolduğu tahmin ediliyor

2013-2018 döneminde Kürdistan İslami Birlik Partisi’nden milletvekili olan, aynı zamanda Kürdistan parlamentosunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu Başkanlığı da yapmış olan Sherko Jawdat Mustafa ise, KBY’nin ayda 1 milyar dolardan fazla gelir elde ettiğini, lakin bunun 300 milyon dolarının her ay kaybolduğunu belirtiyor.9

En büyük yolsuzluk petrol ve gaz gelirlerinde olduğu için Nisan 2015’de federal hükümet mevcut petrol ve gaz yasasını yeniden reform etti. Buna rağmen 2015’den günümüze istenilen düzeyde bir iyileşme sağlanamadı.

Kasım 2019’da Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu'nun bir parçası olarak Duhok'taki Amerikan Kürdistan Üniversitesi'nde konuşan Başbakan Mesrur Barzani, yolsuzluğu büyük ölçüde azaltmayı başardıklarını söyledi. Fakat uluslararası bağımsız denetleme kurumları ile sivil toplum kuruluşları, Barzani ile aynı kanaatte değiller. Çünkü açılan soruşturma ve davaların okyanusta bir damla olduğu görüşündeler. Öte yandan şimdiye kadar yolsuzluk suçunu işlemiş üst düzey yöneticilerin, gerekli cezai yaptırımlara çarptırılmamaları buna örnek veriliyor.

Ana akım medyanın partilere bağlılıkları nedeniyle, kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluklar konusunda haber ve analizleri yeterli olmamakla beraber, maalesef olumsuzdur. Örneğin, Korek ve Peter Galbraith olayları hakkında söz konusu medya gruplarında herhangi bir haber neredeyse yoktur. Oysa bu konuda Washington Post, Reuters ve benzeri birçok yabancı basında doyurucu haber ve analizlere rastlamak mümkündür.

Kürdistan’da ekonomik kriz gerekçe gösterilerek son aylarda meydana gelen olayların arkasında, İran bağlantılı PKK yanlısı çevrelerin olduğu gündeme geldi. Parti binalarına, resmî kurumlara ve bankalara yapılan saldırılar asla kabul edilecek eylemler değildir.

Geçtiğimiz yıllarda da maaşlarını alamadıkları için aralarında sağlık, belediye çalışanları, öğretmenler ve trafik polislerinin de bulunduğu meslek grupları protestolar gerçekleştirdiler. Protesto ve grevlerin yurtsever bir tavır olmadığını dile getiren, tepki gösteren ve eleştiren çevreler oldu. Söz konusu eylemlere yönelik, İsraillilerin ülkelerine ve devletlerine olan yurtsever bağlılıkları örnek verildi. Bu örnek verilirken, bilinmeyen veya görmezden gelinen, İsrail'de yolsuzluğa ve kayıt dışı ekonomiye sıfır tolerans olduğu, ayrıca İsrail halkının kendi hukuk ve yargı sistemine olan güvenleridir.

Bundan dolayı İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında nüfuzunu kötüye kullanmak ve rüşvet vermekten dolayı hakkında açılan davalar mevcuttur. Bir Kürt’ten İsrailli gibi davranmasını istemeden önce, karar vericilerin ve yöneticilerin, neden İsrail gibi idari, siyasi, ekonomik şeffaf bir Kürdistan oluşturmuyor olmalarını sorgulamak gerekir. "Kol kırılır yen içinde kalır" mantığı ve tavrı vicdani ve ahlaki değildir.

Kürdistan'da benzer protesto ve eylemleri marjinalize etmenin yolu, kayıt dışı ekonomiyi ve yolsuzluğu en aza indirme, hesap verebilirlik, şeffaflık ve suçluların cezalandırılmasında halkın vicdanında kuşkuya yer bırakılmamasıdır.

Bu açıdan federal Kürdistan'da iki başlı idari, ekonomik, askeri ve oligarşik yapıya son vermenin en önemli adımı, kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluğu kontrol altına alıp, şeffaflık ve hesap verebilirliği hayata geçirmektir. Böylece Bağdat’ın Kürdistan’ın payına düşen bütçeyi bir yaptırım ve tehdit silahı olarak kullanılmasının önü büyük oranda kesilebilir. Ayrıca Tahran, Bağdat ve Ankara'nın Kürdistan içindeki destekçileri ve tetikçileri de önemli ölçüde kontrol altına alınabilir.

Söz konusu adımlar ivedilikle atılmadığı takdirde, Kürdistan'da istikrarsızlık devam etmekle beraber, kazanımlar üzerinde adı konulmamış tehdit ve ambargo da sürer.

Kaynaklar

(1) https://wikileaks.org/plusd/cables/06KIRKUK37_a.html
(2) July 27 2017, The Washıngton Tımes A Specıal Report Prepar Ed By The Wash Ington Tımes Ad Vocacy Depar Tment
(3) https://www.reuters.com/article/pws-orange-korek-idUSL8N1QW3WG
(4) https://www.rferl.org/a/Iraq_Oil_Scandal_Threatens_Former_US_Diplomat_Galbraith/1852916.html
(5) https://www.rudaw.net/english/kurdistan/130120193
(6) https://ekurd.net/iraqi-kurdistan-court-asks-2021-01-11
(7) https://www.rudaw.net/english/business/29082019
(8) https://www.kurdistan24.net/en/story/21407-Kurdistan-Integrity-Commission:-737-corruption-cases-since-2016
)9) https://ekurd.net/iraq-ranked-12th-corrupt-2019-02-02

Twitter: @cetin_ceko










#buttons=(Kabul etmek!) #days=(20)

Web sitemizde çerezler kullanılmaktadır.Daha fazla bilgi edin
Accept !
Yukarı Git