Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor?

Meşruiyetin de bir başlangıcı ve sonu vardır. Siyasi aktörler bu kurala riayet etmek zorundadırlar. Güney Kürdistanlı siyaset yapıcıların Ortadoğu’da demokrasiye katkı sunmaları ve örnek olmaları beklenirken, maalesef söz konusu siyasi aktörlerin seçim karnesi zayıflarla dolu.

Güney Kürdistan’ın devlet dışı aktör olarak 1992’de başlayan statü yolculuğu, Irak içinde 2005’de federal statü kazanması ile sonuçlandı. 31 yıllık bu süre zarfında Kürdistan’da, beş parlamento, iki vilayet meclisi ve bir kez de bölge başkanlık seçimi yapıldı.

Seçimler 2 ay ile 13 yıl arasında değişen gecikmelerle gerçekleşti. Ekim 2022’de yapılması gereken altıncı dönem Kürdistan Parlamento seçimi, siyasi partilerin anlaşamaması nedeniyle 18 Kasım 2023’e ertelenmiş durumda.

Birçok siyasi grup, çevre, uluslararası kurum ve gözlemci, Kürdistan’da seçimlerin zamanında yapılmamasının, siyasi iktidarın meşruiyetini sorguladığı, demokratik ilkeleri ihlal ettiği ve temsili demokrasiye darbe vurduğu uyarısı ve eleştirisinde bulunuyorlar

Güney Kürdistan’da İlk genel seçim, 19 Mayıs 1992'de yapıldı. Seçim, on yıllarca süren diktatörlükten sonra çok yüksek bir katılımla gerçekleşti. Uluslararası gözlemciler seçimi özgür, adil ve demokratik olarak kabul etti. Kürdistan halkı, tarihlerinde ilk kez kendi özgür iradesiyle temsilcilerine oy verdi.

Seçilen parlamento, “Kürdistan Ulusal Meclisi” adı altında üç yıl görev yapacaktı. Lakin, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki anlaşmazlık ve çatışmanın iç savaşa dönüşmesiyle, Kürdistan Ulusal Meclisi görevini yerine getiremedi. 1995’de yapılması gereken seçimler, ABD’nin arabuluculuğuyla KDP ve KYB arasında gerçekleşen barışın ardından, ancak 13 yıl aradan sonra 2005’de gerçekleşti.

Ayrıca 2005 seçimleri ardından Kürdistan Ulusal Meclisi, Mesud Barzani’yi Kürdistan Bölge Başkanı seçti. 2005 seçimlerinin öncelikli hedefi, Kürdistan Bölgesi'nin idari, ekonomik ve askeri yönetiminde partilerin hegemonyasına son vermek, iki büyük partinin KDP ve KYB’nin yetki ve güçlerini Kürdistan Bölgesi Yönetimi’ne (KBY) devir etmeleriydi. Bu hedef maalesef gerçekleşmediği gibi, bugün devam eden sorunların temelinde de önemli ölçüde aynı problem yatmaktadır.

2005’de ayrıca Kürdistan Bölgesi ve Irak’ta eyalet seçimleri de yapıldı. Eyalet seçimlerinin 2009'da yenilenmesi gerekirken, Nisan 2014'e kadar herhangi bir seçim gerçekleşmedi. Eyaletler, 13 yıl boyunca aynı seçilmişler tarafından yönetildi.

Temmuz 2009’da üçüncü dönem parlamento seçimi gerçekleşti. Bu seçimde ayrıca halk oylamasıyla Kürdistan Bölge Başkanı seçimi de yapıldı. Mesud Barzani, oyların %69,6’sını alarak tekrardan Kürdistan Bölgesi Yönetimi Başkanı seçildi. 2009 seçimi ardından, “Kürdistan Ulusal Meclisinin” ismi “Kürdistan Parlamentosu” olarak değiştirildi

Dördüncü dönem 2013 seçimleri ise iki ay gecikmeyle Eylül’de yapıldı. Seçimlerden 2 yıl sonra, 2015’de Kürdistan Parlamentosu’nda KDP ile Goran Hareketi arasında, Kürdistan Bölgesi Yönetimi içinde suiistimal, rüşvet ve benzeri konuların araştırılmasında ve soruşturulmasında ciddi siyasi krizler ortaya çıktı.

Ayrıyeten memur maaşlarının ödenmemesi üzerine, Süleymaniye’de yapılan protesto eylemlerinde KDP’nin parti binalarına saldırıldı. KDP, bu gelişmeleri gerekçe göstererek, Parlamento Meclis Başkanı ve Goran Hareketi Milletvekili Yusuf Muhammed'in Erbil’e girişine 2 yıl müsaade etmedi. Böylece Kürdistan Parlamentosu’nun çalışmaları kilitlendi. Mesud Barzani’nin 2013’de son bulması gereken Bölge Başkanlığı ise 2 yıl uzatıldı.

Bu karara Goran ve KYB karşı çıktılar. Parlamentonun 2015’de işlevsiz durma düşmesi, IŞİD ile devam eden savaş ve 25 Eylül 2017 Kürdistan bağımsızlık referandumu ardından Mesud Barzani’nin 12 yıllık Başkanlığı 1 Kasım 2017’de son bulmuş oldu.

KYB ve Goran Hareketi, KBY Başkanı’nın bundan sonra halk oylamasıyla değil, 2005’de olduğu üzere tekrardan parlamento tarafından seçilmesi talebinde bulundular. KDP, bu öneriye başta karşı çıkmasına karşın, daha sonra KYB ve Goran Hareketi ile uzlaştı. Böylece Bölge Başkanı’nın halk tarafından seçilmesi kaldırılarak, yetki parlamentoya verildi.

2014-19 arasında bölgesel ve yerel alanda birçok ciddi gelişme ve olaylar yaşandı. Bunların başında, IŞİD’in ortaya çıkıp Musul’u işgal etmesiyle bölgede ve Kürdistan’da savaş ve kaos ortamı oluştu. Bu savaşın Kürtler açısından hem götürüsü hem de getirisi oldu. Irak’ın denetiminde olan ve Kürdistan’dan koparılan başta Kerkük olmak üzere Xaneqin, Mendeli ve Şingal, KBY’nin denetimine geçti.

Fakat, 25 Eylül 2017 Kürdistan bağımsızlık referandumu ardından, Kerkük ihaneti ve ABD'nin sessiz kalmasıyla, Kürdistan’dan koparılan bölgeler tekrardan Bağdat’ın kontrolüne geçti. Eylül 2017’de yapılması gereken beşinci dönem parlamento seçimleri de bir yıl gecikmeyle Eylül 2018’de yapıldı.

Normalde 4 yıl aradan sonra, Eylül 2022’de yapılması gereken altıncı dönem parlamento seçimleri 18 Kasım 2023’e ertelenmiş durumda. Bunun en önemli nedeni, KDP ve KYB’nin seçimlere konjonktürel bakışlarından kaynaklanıyor.

Yani birinin lehine olan seçim tarihi, diğerinin aleyhine olduğunda, araya aracılar -özellikle de ABD- girerek, orta bir yol bulunana kadar seçimler yapılamıyor. KBY’nin yazılı bir anayasaya sahip olmamasından dolayı, seçim tarihi sadece parlamento tarafından belirleniyor. Siyasi partiler arasındaki anlaşmazlıklardan dolayı, dönem dönem parlamentonun işleyişi duruyor. Örneğin, KDP ile KYB arasındaki gerginlikten dolayı son aylarda Bakanlar Kurulu aylarca toplanmış değil. Bu durum, seçimlerin vaktinde yapılamamasına da neden oluyor.

Mevcut tıkanıklığı aşmak için Kürdistan parlamentosu Hukuk İşleri Komitesi üyesi Rozhan İbrahim, Bağımsız Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu’na "Kürdistan Bölgesi'ndeki seçim tarihlerini belirlemek üzere belirli bir yasanın geçirilmesi de dahil olmak üzere" çok sayıda öneri de bulunduklarını belirtiyor.

Her ne kadar 18 Kasım 2023 yeni seçim tarihi olarak sabitlenmiş olsa da, 111 sandalyeli Kürdistan Parlamentosu’nda Kürdistan’ın bileşenlerinden Türkmenler (5), Süryaniler, Keldaniler (5) ve Ermenilere (1) ayrılan 11 kotalık milletvekili kontenjanı, KDP ve KYB arasında sorun teşkil ediyor.

Kürdistan’ın bileşenlerine ayrılan 11 milletvekili kontenjanının, KDP kontrolündeki bölgelerden seçildiği, parlamento çalışmalarında 11 milletvekilinin sadece KDP’ye destek verdikleri, bunun da kabul edilecek bir durum olmadığını KYB belirtiyor.

KDP ile KYB arasındaki sorunların çözümünde arabulucu olan Birleşmiş Milletler (BM), Türkmenler ve Hıristiyanlar için 2 milletvekilliğinin KYB'nin kalesi olan Süleymaniye vilayetinden seçilmesini taraflara öneriyor. KYB ise 2 yerine 4 milletvekilinin kendi bölgesinden seçilmesinde ısrar ediyor.

BM’nin bu yaklaşımını Türkmenler ve Hristiyanlar eleştirerek, konunun ve sorunun muhatabı Kürdistan’ın bileşenleri olan Türkmenler, Süryaniler, Keldaniler ve Ermeniler ile çözülmesi gerektiğini, KDP ve KYB’nin başkaları adına kendilerinin karar vermelerinin demokratik teamüller açısından yanlış ve anti demokratik olduğu eleştirisinde bulunuyorlar.

Öte yandan Irak parlamentosundaki İslami Adalet Grubu'ndan Kürt Milletvekili Soran Omar, Kürdistan Parlamentosunda Türkmenler, Süryaniler, Keldaniler ve Ermenilere ayrılan 11 milletvekili kontenjanının tümüyle kaldırılması için Irak Federal Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.

Türkmen Reform Partisi'nden Kürdistan Parlamentosu Sekreteri Muna Qahwachi, yaptığı açıklamada, Kürdistan bölgesindeki azınlıkların haklarını inkar etmeye yönelik tüm girişimleri ret ettiklerini açıkladı.

Üç Hristiyan milletvekilliğine sahip olan Ulusal Birlik İttifakı bloğunun başkanı Romeo Huzairan ise "Azınlıkların haklarına karşı yapılan şikayet, demokrasiye, bir arada yaşamaya ve Kürdistan bölgesindeki Kürt olmayan azınlıkları inkar etmeye, haklarını marjinalleştirme anlamına geliyor." dedi.

Kürdistan’da seçimlerin zamanında yapılmamasının demokratik inşa ve siyasi sürece olumsuz etkileri söz konusudur. Birinci olumsuz etkisi; Kürdistan halkının iradesinin temsilde azalmasıdır. İkincisi; İktidar ve muhalefet partileri arasında gücün orantısız azalması, artması veya gücün sistem dışı kullanılmasına yol açmasıdır. Üçüncüsü; bugün yaşandığı üzere Kürdistan’da siyasi istikrarsızlığa ve çözüm kanallarının kilitlenmesine neden olmasıdır.

Tüm bu nedenlerden dolayı, meşruiyetin de bir başlangıcı ve sonu vardır. Siyasi aktörler bu kurala riayet etmek zorundadırlar. Güney Kürdistanlı siyaset yapıcılar, Ortadoğu’da demokrasiye katkı sunmaları ve örnek olmaları beklenirken, maalesef söz konusu siyasi aktörlerin seçim karnesi zayıflarla doludur.

Twitter: @cetin_ceko


Etiketler

#buttons=(Kabul etmek!) #days=(20)

Web sitemizde çerezler kullanılmaktadır.Daha fazla bilgi edin
Accept !
Yukarı Git