Bu makalede, ABD'nin yaklaşık 20 yıllık Irak’taki askeri varlığının son bulması halinde, Güney ve Rojava Kürdistanı'nın karşı karşıya kalabileceği siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunları ele alınmaktadır. Bölgedeki siyasi aktörler arasında Irak merkezi hükümeti, İran, Türkiye ve Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) yer almaktadır. Mevcut durum ise oldukça karmaşıktır ve birçok belirsizlik barındırmaktadır.
2023'te Hamas-İsrail savaşı sonrasında İran ve vekil güçleri, Güney Kürdistan ve bölgedeki ABD askeri üslerine yönelik saldırılarını artırdı. Bu saldırılar, ABD'nin bölgedeki varlığına ve Kürdistan Bölgesi'nin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit oluşturdu. ABD, hava saldırıları ile karşılık vererek İran'a caydırıcı bir mesaj vermeyi amaçladı. Bu gelişmeler, Irak'ta ABD varlığının sonlandırılması için Bağdat tarafından başlatılan müzakerelere yol açtı.
Bağdat ve Tahran'ın saldırıları ve kuşatmaları karşısında Güney ve Rojava Kürtleri, ABD'nin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. ABD'nin bölgedeki varlığı, Kürdistan Bölgesi'nin güvenliğini, siyasi istikrarını ve Rojava Kürdistanı’ndaki kazanımları korumak için kritik öneme sahiptir. Aynı zamanda, ABD'nin desteği Kürtlerin siyasi ve ekonomik haklarını talep etmede önemli bir rol oynamaktadır. ABD'nin bölgedeki varlığının kalıcı mı yoksa geçici mi olduğu, aynı şekilde Kürtlerle ortaklığının kalıcı mı yoksa geçici mi olduğu sorusu her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
ABD'nin Irak'ta varlığının 20 yılı aşkın süredir devam etmesi, farklı gerekçelere dayanmaktadır. En önemli gerekçe IŞİD'e karşı mücadeledir. IŞİD'in büyük ölçüde yenilgiye uğraması ve bölgedeki varlığının zayıflaması, bu argümanın günümüzdeki geçerliliğini sorgulanır hale getirmiştir.
Bu nedenle ABD’nin Irak’ta kalmasının en önemli sebepleri arasında, İsrail'in güvenliği, İran, Rusya ve Türkiye gibi bölgesel güçlere karşı denge unsuru oluşturma, Kürtlerle müttefiklik ilişkileri, enerji güvenliği ve ekonomik çıkarlar ABD'nin Irak'ta kalma gerekçelerinin özünü oluşturmaktadır. Bu açıdan ABD'nin bölgesel bir güç olarak rolünü ve sorumluluklarını yeniden tanımlaması, açık ve net bir şekilde deklare etmesi gerekiyor.
ABD'nin Irak'tan çekilmesi tartışmalarının öncesinde, gündemin birinci sırasında Erbil-Bağdat ilişkilerindeki tıkanıklık vardı. Kürdistan petrolünün dünya pazarlarında satışının hala yapılamaması, Kürdistan Bölgesi'nin bütçesinin bloke edilmesi, 140. Madde bağlamında Kürdistan'dan koparılmış topraklar sorunu ve federal hakların törpülenmesi, Erbil ile Bağdat arasındaki başlıca sorunları oluşturuyor. Erbil, Bağdat ile sorunların çözümünde üçüncü ve etkin bir aktörün, yani Washington'un arabulucu olmasını istiyor.
Bu vesileyle, geçtiğimiz Eylül ayında Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, ABD Başkanı Joe Biden'a bir mektup yazdı. Mektupta Barzani, Kürdistan Bölgesi'nin ekonomik ve siyasi olarak zor bir dönemden geçtiğini, Bağdat'ın bütçe payını kesmesi ve petrol ihracatını engellemesi gibi adımların Kürdistan’ı daha da zora soktuğunu vurguladı. Barzani, Biden'dan Erbil ve Bağdat arasındaki sorunların çözümü için arabuluculuk yapmasını ve adil bir anlaşmaya varılması için Irak merkezi hükümetine baskı uygulamasını talep etti.
Şu ana kadar ABD'nin mektuba resmi bir cevabı kamuoyuna açıklanmadı. Fakat bazı kaynaklara göre, Biden yönetimi Barzani'nin endişelerini anladığını ve Erbil-Bağdat arasındaki diyaloğun artırılması için çalışılacağını ilettiler.
Mektup, Kürdistan Bölgesi'nde ve Irak'ta geniş yankı uyandırdı. Kürdistan Bölgesi'ndeki siyasi partiler ve kamuoyu genel olarak mektubu desteklerken, bazı çevreler ise Mesrur Barzani'nin ABD'ye fazla güvendiğini ve Bağdat'tan taviz koparabilecek güce sahip olmadığını savundu. Irak'ta ise Şii siyasi çevreler mektuba tepki gösterirken, Sünni ve Kürdistanlı siyasi çevreler ise diyalog ve uzlaşmaya dayalı bir çözümü desteklediklerini dile getirdiler.
KBY Heyetinin Washington Ziyareti
6-9 Şubat 2024 tarihleri arasında, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'nin danışmanlarından Hemin Hawrami, KDP Dış İlişkiler Sorumlusu Safen Dizaye ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Hariri başkanlığında bir heyet, Washington'da çeşitli temaslarda bulundu. Heyet, ABD Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilileri, Kongre üyeleri ve senatörlerle görüşmeler gerçekleştirdi.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'nin Dış Politika İşlerinden Sorumlu Danışmanı Falah Mustafa, basına yaptığı açıklamada görüşmelerde şu konuların ele alındığını belirtti. Kürdistan Bölgesi'nin petrol ihracatının yeniden başlamasının önemi, yaklaşan Kürdistan parlamento seçimleri, Erbil-Bağdat ilişkileri, dini ve etnik unsurların durumu, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin koşulları, ifade özgürlüğü, insan hakları, Şengal Anlaşması'nın uygulanması, Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) Peşmerge Bakanlığı içindeki reform süreci, Kürdistan Bölgesi Yönetimi'ndeki gerginliklerle ilgili son gelişmeler, Orta Doğu ve Gazze savaşının yansımaları ve Irak ile ABD arasındaki stratejik anlaşma çerçevesinde ABD'nin Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerini geliştirmenin yolları.
Ziyaret, Bağdat'ın ABD'nin Irak'tan çekilme taleplerini gündeme getirmesi sonrasında gerçekleşti. Bu açıdan görüşme, Kürdistan Bölgesi'nin ABD ile bölgesel ve uluslararası arenadaki konumunu ve ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ziyaretin Kürdistan Bölgesi'nin ABD ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği ve bölgesel dengelerde nasıl bir değişiklik yaratacağı önümüzdeki dönemde daha net bir şekilde görülecektir.
ABD'nin Irak'tan olası çekilmesi, Güney ve Rojava Kürtleri için siyasi, ekonomik ve güvenlik açısından önemli etkileri olması muhtemel bir gelişmedir. Bu etkilerin tam olarak ne olacağını tahmin etmek zor olsa da olası senaryoları şöyle sıralayabiliriz.
Siyasi Etkileri
ABD’nin Irak’tan olası çekilmesi sonrasında Kürdistan Bölgesi Yönetimi'nin (KBY) bağımsızlık talepleri artabilir. ABD'nin desteğini kaybeden KBY, Irak merkezi hükümetine karşı daha da bağımsız hareket etme eğiliminde olabilir. Bu durum, Irak'ta iç gerilimlere ve çatışmalara yol açabilir.
2023'te Hamas-İsrail savaşı sonrasında İran ve vekil güçleri, Güney Kürdistan ve bölgedeki ABD askeri üslerine yönelik saldırılarını artırdı. Bu saldırılar, ABD'nin bölgedeki varlığına ve Kürdistan Bölgesi'nin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit oluşturdu. ABD, hava saldırıları ile karşılık vererek İran'a caydırıcı bir mesaj vermeyi amaçladı. Bu gelişmeler, Irak'ta ABD varlığının sonlandırılması için Bağdat tarafından başlatılan müzakerelere yol açtı.
Bağdat ve Tahran'ın saldırıları ve kuşatmaları karşısında Güney ve Rojava Kürtleri, ABD'nin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. ABD'nin bölgedeki varlığı, Kürdistan Bölgesi'nin güvenliğini, siyasi istikrarını ve Rojava Kürdistanı’ndaki kazanımları korumak için kritik öneme sahiptir. Aynı zamanda, ABD'nin desteği Kürtlerin siyasi ve ekonomik haklarını talep etmede önemli bir rol oynamaktadır. ABD'nin bölgedeki varlığının kalıcı mı yoksa geçici mi olduğu, aynı şekilde Kürtlerle ortaklığının kalıcı mı yoksa geçici mi olduğu sorusu her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
ABD'nin Irak'ta varlığının 20 yılı aşkın süredir devam etmesi, farklı gerekçelere dayanmaktadır. En önemli gerekçe IŞİD'e karşı mücadeledir. IŞİD'in büyük ölçüde yenilgiye uğraması ve bölgedeki varlığının zayıflaması, bu argümanın günümüzdeki geçerliliğini sorgulanır hale getirmiştir.
Bu nedenle ABD’nin Irak’ta kalmasının en önemli sebepleri arasında, İsrail'in güvenliği, İran, Rusya ve Türkiye gibi bölgesel güçlere karşı denge unsuru oluşturma, Kürtlerle müttefiklik ilişkileri, enerji güvenliği ve ekonomik çıkarlar ABD'nin Irak'ta kalma gerekçelerinin özünü oluşturmaktadır. Bu açıdan ABD'nin bölgesel bir güç olarak rolünü ve sorumluluklarını yeniden tanımlaması, açık ve net bir şekilde deklare etmesi gerekiyor.
ABD'nin Irak'tan çekilmesi tartışmalarının öncesinde, gündemin birinci sırasında Erbil-Bağdat ilişkilerindeki tıkanıklık vardı. Kürdistan petrolünün dünya pazarlarında satışının hala yapılamaması, Kürdistan Bölgesi'nin bütçesinin bloke edilmesi, 140. Madde bağlamında Kürdistan'dan koparılmış topraklar sorunu ve federal hakların törpülenmesi, Erbil ile Bağdat arasındaki başlıca sorunları oluşturuyor. Erbil, Bağdat ile sorunların çözümünde üçüncü ve etkin bir aktörün, yani Washington'un arabulucu olmasını istiyor.
Bu vesileyle, geçtiğimiz Eylül ayında Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, ABD Başkanı Joe Biden'a bir mektup yazdı. Mektupta Barzani, Kürdistan Bölgesi'nin ekonomik ve siyasi olarak zor bir dönemden geçtiğini, Bağdat'ın bütçe payını kesmesi ve petrol ihracatını engellemesi gibi adımların Kürdistan’ı daha da zora soktuğunu vurguladı. Barzani, Biden'dan Erbil ve Bağdat arasındaki sorunların çözümü için arabuluculuk yapmasını ve adil bir anlaşmaya varılması için Irak merkezi hükümetine baskı uygulamasını talep etti.
Şu ana kadar ABD'nin mektuba resmi bir cevabı kamuoyuna açıklanmadı. Fakat bazı kaynaklara göre, Biden yönetimi Barzani'nin endişelerini anladığını ve Erbil-Bağdat arasındaki diyaloğun artırılması için çalışılacağını ilettiler.
Mektup, Kürdistan Bölgesi'nde ve Irak'ta geniş yankı uyandırdı. Kürdistan Bölgesi'ndeki siyasi partiler ve kamuoyu genel olarak mektubu desteklerken, bazı çevreler ise Mesrur Barzani'nin ABD'ye fazla güvendiğini ve Bağdat'tan taviz koparabilecek güce sahip olmadığını savundu. Irak'ta ise Şii siyasi çevreler mektuba tepki gösterirken, Sünni ve Kürdistanlı siyasi çevreler ise diyalog ve uzlaşmaya dayalı bir çözümü desteklediklerini dile getirdiler.
KBY Heyetinin Washington Ziyareti
6-9 Şubat 2024 tarihleri arasında, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'nin danışmanlarından Hemin Hawrami, KDP Dış İlişkiler Sorumlusu Safen Dizaye ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Hariri başkanlığında bir heyet, Washington'da çeşitli temaslarda bulundu. Heyet, ABD Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilileri, Kongre üyeleri ve senatörlerle görüşmeler gerçekleştirdi.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'nin Dış Politika İşlerinden Sorumlu Danışmanı Falah Mustafa, basına yaptığı açıklamada görüşmelerde şu konuların ele alındığını belirtti. Kürdistan Bölgesi'nin petrol ihracatının yeniden başlamasının önemi, yaklaşan Kürdistan parlamento seçimleri, Erbil-Bağdat ilişkileri, dini ve etnik unsurların durumu, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin koşulları, ifade özgürlüğü, insan hakları, Şengal Anlaşması'nın uygulanması, Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) Peşmerge Bakanlığı içindeki reform süreci, Kürdistan Bölgesi Yönetimi'ndeki gerginliklerle ilgili son gelişmeler, Orta Doğu ve Gazze savaşının yansımaları ve Irak ile ABD arasındaki stratejik anlaşma çerçevesinde ABD'nin Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerini geliştirmenin yolları.
Ziyaret, Bağdat'ın ABD'nin Irak'tan çekilme taleplerini gündeme getirmesi sonrasında gerçekleşti. Bu açıdan görüşme, Kürdistan Bölgesi'nin ABD ile bölgesel ve uluslararası arenadaki konumunu ve ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ziyaretin Kürdistan Bölgesi'nin ABD ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği ve bölgesel dengelerde nasıl bir değişiklik yaratacağı önümüzdeki dönemde daha net bir şekilde görülecektir.
ABD'nin Irak'tan olası çekilmesi, Güney ve Rojava Kürtleri için siyasi, ekonomik ve güvenlik açısından önemli etkileri olması muhtemel bir gelişmedir. Bu etkilerin tam olarak ne olacağını tahmin etmek zor olsa da olası senaryoları şöyle sıralayabiliriz.
Siyasi Etkileri
ABD’nin Irak’tan olası çekilmesi sonrasında Kürdistan Bölgesi Yönetimi'nin (KBY) bağımsızlık talepleri artabilir. ABD'nin desteğini kaybeden KBY, Irak merkezi hükümetine karşı daha da bağımsız hareket etme eğiliminde olabilir. Bu durum, Irak'ta iç gerilimlere ve çatışmalara yol açabilir.
Kürdistanlı siyasi partiler arasında güç mücadelesi daha da ivme kazanabilir. ABD'nin desteğiyle güçlenen bazı Kürdistanlı partiler, ABD'nin çekilmesiyle birlikte güçlerini kaybedebilir. Bu durum, KBY'de siyasi istikrarsızlığa neden olabilir.
Türkiye ve İran gibi bölgesel güçler, KBY üzerinde daha fazla etki sahibi olmaya çalışacaklardır. Bu durum, KBY'nin siyasi bağımsızlığını ve egemenliğini zayıflatabilir. KDP, daha fazla Ankara'ya, KYB ve PKK ise daha fazla Tahran'a bağımlı hale gelebilirler.
Güvenlik Etkileri
IŞİD ve El Qaida gibi radikal İslami terör örgütleri yeniden güç kazanabilir. ABD'nin desteğini kaybeden KBY, IŞİD'e karşı mücadelede daha da zorlanabilir. ABD'nin arabuluculuğu olmadan, KBY ile Irak merkezi hükümeti arasındaki anlaşmazlıklar daha da artabilir. Bu durum KBY ile Irak merkezi hükümeti arasında silahlı çatışmayı tetikleyebilir. Siyasi ve ekonomik zorluklar, aynı şekilde KBY içinde de çatışmaları tetikleyebilir.
ABD'nin Rojava Kürdistanı'na Güney Kürdistan üzerinden sağladığı askeri lojistik destek ortadan kalkabilir veya güçleşebilir. Bu da Rojava Kürdistanı'ndaki dengeleri Kürtlerin aleyhine çevirebilir ve Türkiye'nin devam eden işgal hedeflerinin gerçekleşme ihtimalini artırabilir.
Ekonomik Etkileri
ABD'nin desteğini kaybeden KBY, ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalabilir. ABD'nin çekilmesi, yabancı yatırımcıların güvenini zedeleyebilir ve KBY'ye yapılacak yatırımların azalmasına neden olabilir. KBY'nin önemli gelir kaynağı petrol ihracatı zorlaşabilir. Bu durum, KBY'nin gelirlerini düşürebilir ve ekonomisini daha da zayıflatabilir.
ABD, Irak'ta kalmaya devam etmek için Bağdat'a siyasi ve ekonomik çıkarlarına hitap edecek teklifler ve tavizler sunmak zorunda kalabilir. Bağdat'ın ABD'den talepleri arasında Kürtlere verilen siyasi ve askeri desteğin sınırlandırılması yer alabilir. Diğer bir olasılık ise, ABD'nin İran'a uygulanan yaptırımları deldiğini gerekçe göstererek Irak ekonomisine darbe vurmasıdır. Bu durumun şimdiden işaretleri görülmektedir.
Bölgedeki diğer ülkelerin ve uluslararası aktörlerin tutumu da oldukça önemlidir. İran ve Türkiye, Kürdistan Bölgesi'nin bağımsızlığını desteklememektedir ve ABD'nin çekilmesi sonrası bölgeyi kendi nüfuz alanlarına katmaya çalışacaklardır. Uluslararası toplum ise bölgede bir istikrarsızlık yaşanmasını istememektedir ve bu nedenle Kürdistan Bölgesi'ne siyasi ve mali destek sağlayabilir.
Belirtilen tüm senaryolar, varsayımlar ve tespitler, ABD'nin Irak'tan olası çekilmesi durumunda Güney ve Rojava Kürtleri için önemli riskler barındırdığı sonucuna varmaktadır. Bu risklerin en aza indirilmesi için Kürdistanlı siyasi güçlerin bir araya gelmeleri ve ortak bir siyasi strateji, vizyon ve yol haritası üzerinde uzlaşmaya varmaları faydalı olacaktır. Ortak strateji, uluslararası topluma etkin bir şekilde anlatılarak Güney ve Rojava Kürdistanı'nın kazanımlarının korunması, güvenliği ve istikrarı için gerekli adımların atılmasını sağlayabilir.
X: @cetin_ceko