“Gittiler İşte” geçmişle barışmanın değil, hesaplaşmanın yapıtı!


"Gittiler İşte" muktedirlere ve okuyucuya geçmişle hesaplaşmanın zamanıdır der. Ama unutmamak gerekir ki, fail çoksa hesaplaşmanın da o kadar zor olduğunun altını çizer. Hesaplaşmayı engelleyenleri suça ortak olmakla suçlar.
Şeyhmus Diken'in "Gittiler İşte" adlı deneme yapıtı Aras yayınları arasında geçtiğimiz Nisan ayında çıktı. Diken bu eserinde 1915 Ermeni soykırımında "Qefle"ye, yani sürgüne gönderilen veya bir şekilde Qefle'den kurtulan ikinci, üçüncü kuşak Ermenilerin izlerini sürerek, geçmişe ve yakın tarihimize canlı şahitlik edecek portreleri okuyucuyla buluşturuyor. İzlerini sürdüğü portreler ona yabancı değiller. Bir şekilde kendi hayatıyla kesişen veya teğet geçen ortak yaşanmışlıklar mevcut.
Kitaptaki gerçek öykülerin sahiplerinden Artin, Diken'in kendisine ulaşmak için hakkında yazılar yazdığı, izini sürdüğü ve sonunda bulduğu okul arkadaşı. Kalemiyle kendisini etkileyen ve Gavur Mahallesi'nin yazarı Mıgırdiç Margosyan, Piranlı Samo, Sami Hazinses, Oşin Çilingir, Udi Yervant Bostancı, Bitlisli Saroyan, ünlü ut virtüözü Onnik ve oğlu Ara Dinkçiyanlar, dengbêj Aramê Dikran "Gittiler İşte"nin izi sürülen kahramanları arasında yer almaktalar. Diken, bu kahramanların bazılarına tesadüflerle, bazılarına yoğun uğraşlar, bazılarına da sabırlı bekleyişlerle ulaşır. Kahramanların ayrı ayrı hikayeleri sizleri alıp Diyarbekir'in efsunlu sırlar diyarında buluşturur.
Diken, kitap ve makalelerinde yazılarını iki önemli ayak üzerinde inşa ederek söze başlar. Bunlardan biri yazının başlığı, diğeri ise merama başlamadan önceki çarpıcı bir deyim veya sözdür. Bu okuyucuyu yazıya kilitler. Başlık ve alıntı söz, yazının içeriğini bir çırpıda size kavratır, okuyucuyu yormaz zevkle yazıyı okutur. "Gittler İşte"de "Amidali Surp Giragos'un Çanı!" adlı bölümde Diken, Slovak sosyolog ve kültür eleştirmeni Slavoj Zizek'ten şu alıntıyla başlar: "Düşman bellediklerimiz, hikayelerini duymadıklarımızdır". Bu alıntı yalnızca kitabı değil, yüzleşmeye çalıştığımız tarihimizi de açıklar.
Araştırmacı yazar Recep Maraşlı'nın dediği gibi "Soykırım bir evrak sahtekârlığı değildir ki, onu yazışmalar arasında bulalım" gerçeğinden yola çıkan Diken, belgelerin içinde boğulmaktansa canlı tanıkları konuşturarak belgeler. Çok değil yakın bir zaman dilimi içinde araştırmacılar onun kitaplarında adı geçen tanıkların anlatımlarını belge olarak kullanacaklardır.
Diken, Diyarbekir'i tasvir ederken kadim, ebedi, ezeli ve gizemli bir şehir der. Ama kültürler harmanı şehrin aynı zamanda kültürler mezarlığına dönüştüğünü de vurgular. Diyarbakır'ın bundan kurtulmasının yolu sürgüne gidenlerin, zorunlu göçe maruz kalanların bir şekilde şehre geri gelmeleri ve tarihsel dokunun gerçek değerleriyle yaşatılmasıdır.
İnsanları mekanlarından söküp atmanın, sürgünlere yollamanın, köksüz bir ağaç gibi yaşatmanın en ağır cezalardan biri olduğu yazarın kitapta işlediği ana temalardan biridir. "Gittiler İşte" kadim yurtlarında mekan tutmasalar da tekrardan gelenlerin gerçek hikayesidir. Geçmişle barışmanın değil, hesaplaşmanın yapıtıdır.
"Gittiler İşte" muktedirlere ve okuyucuya geçmişle hesaplaşmanın zamanıdır der. Ama unutmamak gerekir ki, fail çoksa hesaplaşmanın da o kadar zor olduğunun altını çizer. Hesaplaşmayı engelleyenleri suça ortak olmakla suçlar. Diyarbekir'de yaşıtlarıyla top oynarken "Ula Fılle!" diye Udi Yervant'a arkadan tekme atanların neden yüzleşmeleri gerektiğini anlatan eserdir "Gittiler İşte".
Diken, kitap kahramanlarının doğdukları topraklara geri dönüşlerinde seyirci değil, bizzat aktör olmuştur. Diyarbekir'in küçelerinde (sokaklarında) acı da olsa bizzat onlara mihmandarlık eder. Gelenlerin doğdukları virane olmuş evlerine, vaftiz edildikleri, nikahlarının kıyıldığı, cenazelerinin kaldırıldığı kiliseye, bir zamanlar ipek örgü örülen atölyeye götürür. Gidenlerin gittikleri zamanla geldikleri zaman arasından canlı bir köprüdür Diken. Sanki gidenler Diyarbekir'i ona emanet edip de gitmişlerdir. Şimdi koskoca bir zaman dilimi içinde bu kadim şehrin neden bu hale geldiği hesabını hatasıyla sevabıyla verme yükü yazarın üzerindedir.
"Gittiler İşte"nin işlediği önemli bir nokta da gidip de geri gelenlerin geçmişte yaşananların sorumlularını sokak aralarında aramalarıdır. Diken bu duyguyu fark eder. Kadim şehrin eski kimliğini bilmeyenlere, unutanlara hatırlatmanın bir nebze de olsa sorunu anlamaya çalışamaya yardımcı olacağın bilerek, Xançepek'teki Ermeni taş evlerini yapan ustalar gibi kitabında inceden inceye bunu işler.
Eskisi kadar olmasa da Kürtlerin de kendi tarihsel gerçekleriyle hesaplaşması gerektiğini söyleyenlerin hala siyasi aforoza maruz kaldıklarını düşünüyorum. Şeyhmus Diken'in Ermeni, Süryani halklara ilgisini, onların ulusal ve demokratik taleplerini kitap ve makalelerinde dile getirmesini soyda arayanlar olmuştur sanırım. Oysa Diken, Ali Paşa'da "Çeltik Kilisesi" karşısında bir Diyarbakır evinde doğmuş Kürt ailenin çocuğudur. Kendi deyimiyle Diyarbekir Ermenileriyle muhabbeti bebeklik günlerine hatta doğmadan önce ana rahmine düştüğü günlere dayanır. Mahallelerindeki Ermeni Hatun Baco'nun Diken'in annesine "Söz ver bahan, doğacağ çocığan benım getırecağım zıbıni geydırecağsan" demesiyle başlar ve bu güne kadar devam eder kadim halklara ilişkin aşkı ve ilgisi.
Sözü fazla uzatmadan ustaya bırakmanın zamanıdır:
"Siz, siz olun; halklara ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara tavır alın. Ve adalet isteyin. Şehri ve içinde yaşamış/yaşayan insanları, o şehri gözünden bile sakınarak yazan, anlatan birinden dinleyin. Böyle birinden dinler ve okursanız eğer şehri, çıplak 'hakikat'i dinlemiş ya da okumuş gibi olursunuz.
Ben bu kitapta okuduğunuz metinleri sadece bir gazete ilanına kalmış imza olmakla soyu kıtale uğramış olanlardan özür dilemek adına yazdım ve paylaşıyorum. Metinler kitabı sizindir, helalühoş olsun."*
"Gittiler İşte" bir solukta okuyacağınız sizi hüzünlendiren, düşündüren aynı zamanda güldüren bir yapıt. Yalnız okutmuyor yanık sesiyle Udi Yervant'ın Ermenice, Kürtçe ve Türkçe şarkıları bir CD içinde kitapta ek olarak okuyucuya sunuluyor.
Şimdi Margos Hoca'nın sorduğu soruyu Şeyhmus Diken'e sormanın zamanıdır: Hele söyle Şeyhmus nerelisen?
Cevabı şu olurdu Diken'in; Dikranagerdliyem, Amidliyem, Amidalıyem, Omidliyem, Amedliyem, Diyrabekirliyem, Diyarbakırlıyam....
Eline, yüreğine ve zihnine sağlık Şeyhmus Ağabey. 111004
Çetin Çeko
Etiketler

#buttons=(Kabul etmek!) #days=(20)

Web sitemizde çerezler kullanılmaktadır.Daha fazla bilgi edin
Accept !
Yukarı Git