Bu makale, Güney Kürdistan'daki Peşmerge güçlerinin reform sürecine odaklanmaktadır. Reform sürecinin genel hedefi, Peşmerge'nin günümüz modern ordularından birine dönüşmesini sağlamak ve böylece Güney Kürdistan'ın siyasi, ekonomik ve territorial kazanımlarını koruma ve ilerletme yeteneğini artırmaktır.
Kürtlerin uluslaşma ve devletlerini inşa etme hedefinde, Peşmerge’nin Kürdistan ordusuna dönüşmesi hayati önem taşımaktadır. Peşmerge, yeni Irak anayasasında resmi bir güç kabul edilmesine karşın, aynı zamanda Federal Kürdistan’ı Bağdat’tan ve dışarıdan gelen saldırılara karşı da koruyan bir güçtür.
Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi 1991’den itibaren gündeme gelmiş olmasına rağmen, reform süreci 2014 yılında IŞİD'in saldırılarıyla beraber Peşmerge ve gerilla güçlerinin direnişinin uluslararası toplumun dikkatini çekmesine dayanır. Uluslararası Koalisyon, Peşmerge ve gerilla güçlerine IŞİD'e karşı savaşta destek sağladı ve Peşmerge'yi etkin, dayanıklı bir ortak haline getirmek amacıyla Kürdistan Bölgesi Yönetimi'ne reform teklifi sundu.
Bu teklife karşılık olarak, dönemin Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, 2015 yılında İngiltere'den Peşmerge reformu konusunda Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) adına yardım talep etti. İngiltere, Peşmerge reformu konusundaki etüt çalışmasını 2016 yılında tamamlayarak reform çabalarını desteklemek amacıyla Peşmerge İşleri Bakanlığı'na özel bir savunma danışmanı atadı.
KBY, "Geleceğin Peşmergesi" başlıklı reform politikasını 2017 yılında parlamentoda onayladı. Ardından, 2017-18 döneminde, reform sürecinin uygulanmasını desteklemek amacıyla Peşmerge İşleri Bakanlığı bünyesinde bir Reform Müdürlüğü kuruldu. Bu sayede, İngiltere, ABD ve Almanya, Peşmerge reform sürecini destekleyen KBY'nin başlıca ortakları haline geldiler.
35 maddelik "Peşmerge Reform" planı, Koalisyon güçleri ve KBY'nin Mayıs 2017'de ortak mutabakatıyla kabul edildi. Mutabakat Zaptı, ABD Savunma Bakanlığı ile Kürdistan Peşmerge İşleri Bakanlığı arasında 2022'de tekrar yenilendi. Yenilenen mutabakat zaptında, uluslararası toplumun Peşmerge reformlarına olan bağlılığı vurgulanarak, reform desteğinin devam edebilmesi için sıkı koşullar ve kesin zaman dilimleri belirlendi.
Reform sürecinin ilerlemesine ve hayata geçirilmesine katkı sağlayacak önemli maddeler arasında şunlar bulunmaktadır:
Partilere Bağlı Birimlerin Entegrasyonu: KDP ve KYB ile bağlantılı Peşmerge birimlerinin Peşmerge İşleri Bakanlığı çatısı altındaki birleşik Peşmerge ordusu yapısına entegrasyonu. Bu entegrasyon, silahlı kuvvetler içinde uyum ve birliği teşvik ederek tarihi siyasi bölünmeleri çözmeyi amaçlar.
Askerlerin Biyometrik Kaydı: Tüm Peşmerge askerlerinin Peşmerge İşleri Bakanlığı personel sistemine biyometrik olarak kaydedilmesi. Hayali çalışanların önlenmesi ve kaynakların tahsisinde şeffaflığın artırılması.
Elektronik Fon Transferine Geçiş: Ekim 2024'e kadar Peşmerge askerlerine ödeme yapmak için elektronik fon transferine geçilerek, finansal usulsüzlük riskini azaltmak, fonların hedeflenen personele verimli bir şekilde ulaşmasını sağlamak.
Maaş Ödemeleri ve Uyum: ABD Savunma Bakanlığı, belirli koşullara tabi olarak Peşmerge İşleri Bakanlığı’na mali yardım sağlamayı taahhüt eder. Peşmerge İşleri Bakanlığı güçlerinin ABD yasalarına, düzenlemelerine ve uluslararası insan hakları yasalarına uyması ve sağlanan yardımın sorumlu ve etik bir şekilde kullanılmasını sağlaması gerekir.
Mutabakat Zaptı, ABD Savunma Bakanlığı'nın Eylül 2026'ya kadar ödemeleri durdurmayı planlamasıyla birlikte maaş ödemelerinde kademeli bir azalmanın ana hatlarını da çizdi. Bu katı koşullar, ABD Savunma Bakanlığı'nın Peşmerge reformlarını destekleme taahhüdünün altını çizerek hesap verebilirliği ve şeffaflığı vurgulamak için yapıldı
ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Irak ve Suriye'deki komutanı Tümgeneral Matthew McFarlane, görev süresinin sona ermesi nedeniyle 20 Ağustos'ta Erbil'de bir basın toplantısı düzenledi. McFarlane, Peşmerge güçlerini reforme etme ve birleştirme çabalarının durduğunu, ilerleme kaydedilmezse Washington'un Peşmerge bakanlığına yardım sağlamayı durdurabileceği uyarısında bulundu. Kısacası, Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), Eylül 2026'ya kadar Peşmerge güçlerinin reform sürecini tamamlamak zorundadır.
Reform sürecindeki ilk duraklama, 2017 Eylül'de bağımsızlık referandumundan bir ay sonra, Ekim 2017 ihanetiyle Kerkük'ün Bağdat'ın kontrolü altına geçişiyle yaşandı. Uluslararası güçler, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki ilişkinin kırılganlığını bir kez daha gördüler ve işlerinin ne kadar zor olduğunu deneyimlediler.
Daha sonra 15, 17, 18, 19, 21, 22, 23, 24, 26 ve 30. Tugaylar dahil olmak üzere toplam yirmi sekiz Bölgesel Muhafız Tugayı birleştirilerek Peşmerge İşleri Bakanlığı'na bağlandı. Ayrıca, 25 ve 27. tugayların Peşmerge İşleri Bakanlığı'na bağlanma süreci tamamlanma aşamasındadır.
KDP’nin 80. KYB’nin 70. Peşmerge güçleri hala Kürdistan Bölgesi Peşmerge İşleri Bakanlığı’nın yetkisi altında değillerdir. Bu duruma göre Kürdistan’da üç Peşmerge gücü mevcuttur. Yaklaşık rakamlara göre Kürdistan Bölgesi Yönetimi; 40 bin, Kürdistan Demokrat Partisi 50 bin ve Kürdistan Yurtseverler Birliği 48 bin Peşmerge gücüne sahiptirler.
ABD, Kürdistan hükümetine bağlı Peşmerge güçlerine aylık 20 milyon dolar maaş ödemesi yapmaktadır. Ancak, KDP ve KYB peşmergeleri bu ödemenin dışındadırlar. ABD ve Uluslararası Koalisyonun KBY Peşmerge Bakanlığı’na askeri teçhizat desteği, gayri resmi bir şekilde KDP ve KYB Peşmerge güçlerine aktarılmaktadır. ABD, bu durumu bilmekle birlikte, şu anda bunu görmezden gelmektedir.
Ayrıca, ABD Kongre üyelerinin KDP ve KYB arasındaki anlaşmazlıktan duydukları rahatsızlık, her fırsatta ima edilmektedir. Eğer Peşmerge reformunda istenen ilerleme sağlanamazsa, bunun ilk yaptırım adımının, Peşmerge'ye ödenen maaşın aylık 20 milyon dolardan 15 milyon dolara düşürülmesi olacağı belirtilmektedir.
Kürdistan’da Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi sürecine daha yakından baktığımızda, KDP ve KYB arasında 2006 yılında imzalanan "Stratejik Mutabakat" anlaşmasının 7. maddesine vurgu yapmadan geçemeyiz. Bu madde, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı'nın himayesinde, polis ve güvenlik kurumlarını kurumsallaştırmak amacıyla bir Yüksek Komisyon kurulmasını karar altına almıştır. Ayrıca, askeri birleşik gücün siyasi arena dışında tutulacağı garanti edilmiştir.
Maalesef, bu kararın gerçekleşmediği 17 yıl boyunca, Peşmerge siyasi mülahazaların dışında bırakılmamıştır. Kararın gerçekleşmemesinde iç ve dış faktörler etkili olmuştur. İç faktörlerden biri, özellikle KDP ve KYB içinde "birakuji-kardeş kavgası" olarak adlandırılan dönemden gelen bazı parti kadrolarının, hala husumeti sürdürme ve birbirlerine karşı güvensizlik içinde olma çabasıdır.
Peşmerge reform ilkelerine göre yönetim, parti ve kişisel çıkar ilişkilerine dayanmayan, profesyonel ve liyakate dayalı uzmanlardan oluşur. Bu kategoriye girmeyen, statülerini ve geçim kaynaklarını kaybetmekten korkan parti yöneticileri, reform sürecini ve birleşik bir Peşmerge ordusunun inşasını engellemek için siyasi nüfuzlarını kullanmaktadırlar.
Ayrıca, KDP ve KYB içindeki Peşmerge güçleri de kendi içlerinde bölünmüş ve farklı otoritelere bağlı durumdadırlar. Peşmerge güçlerinin, parti yerine politbüro üyelerinin yetki ve etkisi altında oldukları bir sır değildir.
KDP veya KYB istese, Peşmerge güçlerini Kürdistan Bölgesi Yönetimi'nin emir ve kontrolü altına tek taraflı bir adım atarak geçirebilirlerdi. Bir gücün tek taraflı adım atması, onu zayıflatmaz; aksine, güçlendirir ve samimiyetini ortaya koyarak takdir toplardı.
Rudaw yazarlarından Arif Qurbani'nin belirttiği üzere, olumsuz bir durumda, herhangi bir parti üyesinin yapacağı bir telefon görüşmesiyle Peşmerge güçlerinin hükümet karargahından parti karargahına dönmeyeceklerini garanti eden bir siyasi irade ve kural bulunmamaktadır. Peşmerge İşleri Bakanı Şoreş İsmail, bu durumu protesto ederek görevinden ayrılmıştır. Ancak görevinden ayrılma talebi hükümet tarafından kabul edilmemiştir.
Dış faktörler, Bağdat, Tahran ve Ankara'nın 1990'lardan bu yana Güney Kürdistan'a yönelik siyasi, ekonomik ve askeri müdahalelerini ifade eder. Türkiye'nin KDP ile, İran'ın ise KYB ile yakın ilişkileri olmasına rağmen, her üç merkezin Kürdistan ve Kürtler siyaseti böl ve yönet politikaları üzerine inşa edilmiştir. Adı geçen dış aktörlerin hiçbiri daha güçlü, birleşik ve istikrarlı bir Kürdistan istememektedir. Hedefleri, sadece Kürdistanlı güçler arasındaki anlaşmazlıkları derinleştirmeye hizmet etmek stratejisidir. Güneyli siyasi güçler bunun farkında olmalarına rağmen, Bağdat, Tahran ve Ankara'nın etki alanından kurtulamamaları ciddi bir paradokstur.
Öte yandan, Bağdat, Peşmerge'nin küçültülmesi ve etkisiz hale getirilmesi için elinden geleni yapmaktadır. Irak anayasasında Peşmerge’nin statüsü ve yetkisi tanımlanmış olmasına rağmen, Bağdat, Peşmerge’yi denetimindeki milis gücü Haşdi Şabi ile Lübnan’daki Hizbullah gibi devletten bağımsız, hibrid/melez bir statüye çekmeye çalışmaktadır. Bu bir tuzaktır. Ayrıca, Peşmerge’nin Haşdi Şabi, Hizbullah ve benzeri örgütler gibi bölge devletlerinden lojistik destek alması söz konusu değildir. Bu nedenle, Peşmerge’nin uluslararası Koalisyon güçleriyle ortaklığının devamı stratejik öneme sahiptir.
Öte yandan, Peşmerge reformu tartışmaları bağlamında, Peşmerge isminin korunması mı yoksa terk edilmesi mi gerektiği konusunda iki fikir öne sürülmektedir. Birinci görüş, ismin reformun önünde bir engel olduğunu, bu dönemin sona erdiğini ve ismin kaldırılması gerektiğini savunurken; ikinci görüş ise tam tersini öne sürmektedir.
Bugün esas olan, Kürdistan bölgesinin güvenliğini sağlamak ve topraklarını korumaktır. İsimden daha önemli olan, birleşik, modern, partizanca davranmayan, sadece hükümet ve idari kurumların emir ve komutasında disiplinli bir ordu olmasıdır.
Peşmerge reformu, Kürdistan'ın mevcut statüsünü koruma ve ilerletme konusunda tarihi bir fırsat sunmaktadır. Bu reformun başarısızlığı, Kürdistan için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bölgesel güvenliği dış tehditlere karşı zayıflatabilir ve Kürtler arasındaki çatışma olasılığını artırabilir. Ayrıca, ABD ve uluslararası toplumla ilişkilerini zayıflatarak ekonomik alanda uluslararası yatırımcılarda güven eksikliğine neden olabilir. Bu durum, Kürdistan bölgesi ekonomisinin daha fazla zarar görmesine yol açabilir. Bir diğer önemli nokta ise reform yardımının sürdürülebilmesi için KBY'nin insan hakları, demokratik değerler ve teamüllere uyması şarttır.
Peşmerge reformunun gerçekleşmemesi, Kürt ulusallaşmasını sarsacak ve aynı zamanda mevcut kazanımların korunmasını da tehlikeye atacaktır. Söz konusu reform, Kürdistan'ın uluslararası toplumla uyum içinde olup olamayacağının da bir sınavıdır. Eylül 2026 Peşmerge reform sürecinin tamamlanmasının son tarihi ve köprüden önceki son çıkıştır. Bir kısım Kürdistanlı aktör ve siyaset yapıcıların, zamana oynayarak bu süreci durdurmaya yönelik parti ve kişisel çıkarlarına öncelik verme lüksleri ve hakları yoktur.
X: cetin_ceko
Bu teklife karşılık olarak, dönemin Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, 2015 yılında İngiltere'den Peşmerge reformu konusunda Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) adına yardım talep etti. İngiltere, Peşmerge reformu konusundaki etüt çalışmasını 2016 yılında tamamlayarak reform çabalarını desteklemek amacıyla Peşmerge İşleri Bakanlığı'na özel bir savunma danışmanı atadı.
KBY, "Geleceğin Peşmergesi" başlıklı reform politikasını 2017 yılında parlamentoda onayladı. Ardından, 2017-18 döneminde, reform sürecinin uygulanmasını desteklemek amacıyla Peşmerge İşleri Bakanlığı bünyesinde bir Reform Müdürlüğü kuruldu. Bu sayede, İngiltere, ABD ve Almanya, Peşmerge reform sürecini destekleyen KBY'nin başlıca ortakları haline geldiler.
35 maddelik "Peşmerge Reform" planı, Koalisyon güçleri ve KBY'nin Mayıs 2017'de ortak mutabakatıyla kabul edildi. Mutabakat Zaptı, ABD Savunma Bakanlığı ile Kürdistan Peşmerge İşleri Bakanlığı arasında 2022'de tekrar yenilendi. Yenilenen mutabakat zaptında, uluslararası toplumun Peşmerge reformlarına olan bağlılığı vurgulanarak, reform desteğinin devam edebilmesi için sıkı koşullar ve kesin zaman dilimleri belirlendi.
Reform sürecinin ilerlemesine ve hayata geçirilmesine katkı sağlayacak önemli maddeler arasında şunlar bulunmaktadır:
Partilere Bağlı Birimlerin Entegrasyonu: KDP ve KYB ile bağlantılı Peşmerge birimlerinin Peşmerge İşleri Bakanlığı çatısı altındaki birleşik Peşmerge ordusu yapısına entegrasyonu. Bu entegrasyon, silahlı kuvvetler içinde uyum ve birliği teşvik ederek tarihi siyasi bölünmeleri çözmeyi amaçlar.
Askerlerin Biyometrik Kaydı: Tüm Peşmerge askerlerinin Peşmerge İşleri Bakanlığı personel sistemine biyometrik olarak kaydedilmesi. Hayali çalışanların önlenmesi ve kaynakların tahsisinde şeffaflığın artırılması.
Elektronik Fon Transferine Geçiş: Ekim 2024'e kadar Peşmerge askerlerine ödeme yapmak için elektronik fon transferine geçilerek, finansal usulsüzlük riskini azaltmak, fonların hedeflenen personele verimli bir şekilde ulaşmasını sağlamak.
Maaş Ödemeleri ve Uyum: ABD Savunma Bakanlığı, belirli koşullara tabi olarak Peşmerge İşleri Bakanlığı’na mali yardım sağlamayı taahhüt eder. Peşmerge İşleri Bakanlığı güçlerinin ABD yasalarına, düzenlemelerine ve uluslararası insan hakları yasalarına uyması ve sağlanan yardımın sorumlu ve etik bir şekilde kullanılmasını sağlaması gerekir.
Mutabakat Zaptı, ABD Savunma Bakanlığı'nın Eylül 2026'ya kadar ödemeleri durdurmayı planlamasıyla birlikte maaş ödemelerinde kademeli bir azalmanın ana hatlarını da çizdi. Bu katı koşullar, ABD Savunma Bakanlığı'nın Peşmerge reformlarını destekleme taahhüdünün altını çizerek hesap verebilirliği ve şeffaflığı vurgulamak için yapıldı
ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Irak ve Suriye'deki komutanı Tümgeneral Matthew McFarlane, görev süresinin sona ermesi nedeniyle 20 Ağustos'ta Erbil'de bir basın toplantısı düzenledi. McFarlane, Peşmerge güçlerini reforme etme ve birleştirme çabalarının durduğunu, ilerleme kaydedilmezse Washington'un Peşmerge bakanlığına yardım sağlamayı durdurabileceği uyarısında bulundu. Kısacası, Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), Eylül 2026'ya kadar Peşmerge güçlerinin reform sürecini tamamlamak zorundadır.
Reform sürecindeki ilk duraklama, 2017 Eylül'de bağımsızlık referandumundan bir ay sonra, Ekim 2017 ihanetiyle Kerkük'ün Bağdat'ın kontrolü altına geçişiyle yaşandı. Uluslararası güçler, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki ilişkinin kırılganlığını bir kez daha gördüler ve işlerinin ne kadar zor olduğunu deneyimlediler.
Daha sonra 15, 17, 18, 19, 21, 22, 23, 24, 26 ve 30. Tugaylar dahil olmak üzere toplam yirmi sekiz Bölgesel Muhafız Tugayı birleştirilerek Peşmerge İşleri Bakanlığı'na bağlandı. Ayrıca, 25 ve 27. tugayların Peşmerge İşleri Bakanlığı'na bağlanma süreci tamamlanma aşamasındadır.
KDP’nin 80. KYB’nin 70. Peşmerge güçleri hala Kürdistan Bölgesi Peşmerge İşleri Bakanlığı’nın yetkisi altında değillerdir. Bu duruma göre Kürdistan’da üç Peşmerge gücü mevcuttur. Yaklaşık rakamlara göre Kürdistan Bölgesi Yönetimi; 40 bin, Kürdistan Demokrat Partisi 50 bin ve Kürdistan Yurtseverler Birliği 48 bin Peşmerge gücüne sahiptirler.
ABD, Kürdistan hükümetine bağlı Peşmerge güçlerine aylık 20 milyon dolar maaş ödemesi yapmaktadır. Ancak, KDP ve KYB peşmergeleri bu ödemenin dışındadırlar. ABD ve Uluslararası Koalisyonun KBY Peşmerge Bakanlığı’na askeri teçhizat desteği, gayri resmi bir şekilde KDP ve KYB Peşmerge güçlerine aktarılmaktadır. ABD, bu durumu bilmekle birlikte, şu anda bunu görmezden gelmektedir.
Ayrıca, ABD Kongre üyelerinin KDP ve KYB arasındaki anlaşmazlıktan duydukları rahatsızlık, her fırsatta ima edilmektedir. Eğer Peşmerge reformunda istenen ilerleme sağlanamazsa, bunun ilk yaptırım adımının, Peşmerge'ye ödenen maaşın aylık 20 milyon dolardan 15 milyon dolara düşürülmesi olacağı belirtilmektedir.
Kürdistan’da Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi sürecine daha yakından baktığımızda, KDP ve KYB arasında 2006 yılında imzalanan "Stratejik Mutabakat" anlaşmasının 7. maddesine vurgu yapmadan geçemeyiz. Bu madde, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı'nın himayesinde, polis ve güvenlik kurumlarını kurumsallaştırmak amacıyla bir Yüksek Komisyon kurulmasını karar altına almıştır. Ayrıca, askeri birleşik gücün siyasi arena dışında tutulacağı garanti edilmiştir.
Maalesef, bu kararın gerçekleşmediği 17 yıl boyunca, Peşmerge siyasi mülahazaların dışında bırakılmamıştır. Kararın gerçekleşmemesinde iç ve dış faktörler etkili olmuştur. İç faktörlerden biri, özellikle KDP ve KYB içinde "birakuji-kardeş kavgası" olarak adlandırılan dönemden gelen bazı parti kadrolarının, hala husumeti sürdürme ve birbirlerine karşı güvensizlik içinde olma çabasıdır.
Peşmerge reform ilkelerine göre yönetim, parti ve kişisel çıkar ilişkilerine dayanmayan, profesyonel ve liyakate dayalı uzmanlardan oluşur. Bu kategoriye girmeyen, statülerini ve geçim kaynaklarını kaybetmekten korkan parti yöneticileri, reform sürecini ve birleşik bir Peşmerge ordusunun inşasını engellemek için siyasi nüfuzlarını kullanmaktadırlar.
Ayrıca, KDP ve KYB içindeki Peşmerge güçleri de kendi içlerinde bölünmüş ve farklı otoritelere bağlı durumdadırlar. Peşmerge güçlerinin, parti yerine politbüro üyelerinin yetki ve etkisi altında oldukları bir sır değildir.
KDP veya KYB istese, Peşmerge güçlerini Kürdistan Bölgesi Yönetimi'nin emir ve kontrolü altına tek taraflı bir adım atarak geçirebilirlerdi. Bir gücün tek taraflı adım atması, onu zayıflatmaz; aksine, güçlendirir ve samimiyetini ortaya koyarak takdir toplardı.
Rudaw yazarlarından Arif Qurbani'nin belirttiği üzere, olumsuz bir durumda, herhangi bir parti üyesinin yapacağı bir telefon görüşmesiyle Peşmerge güçlerinin hükümet karargahından parti karargahına dönmeyeceklerini garanti eden bir siyasi irade ve kural bulunmamaktadır. Peşmerge İşleri Bakanı Şoreş İsmail, bu durumu protesto ederek görevinden ayrılmıştır. Ancak görevinden ayrılma talebi hükümet tarafından kabul edilmemiştir.
Dış faktörler, Bağdat, Tahran ve Ankara'nın 1990'lardan bu yana Güney Kürdistan'a yönelik siyasi, ekonomik ve askeri müdahalelerini ifade eder. Türkiye'nin KDP ile, İran'ın ise KYB ile yakın ilişkileri olmasına rağmen, her üç merkezin Kürdistan ve Kürtler siyaseti böl ve yönet politikaları üzerine inşa edilmiştir. Adı geçen dış aktörlerin hiçbiri daha güçlü, birleşik ve istikrarlı bir Kürdistan istememektedir. Hedefleri, sadece Kürdistanlı güçler arasındaki anlaşmazlıkları derinleştirmeye hizmet etmek stratejisidir. Güneyli siyasi güçler bunun farkında olmalarına rağmen, Bağdat, Tahran ve Ankara'nın etki alanından kurtulamamaları ciddi bir paradokstur.
Öte yandan, Bağdat, Peşmerge'nin küçültülmesi ve etkisiz hale getirilmesi için elinden geleni yapmaktadır. Irak anayasasında Peşmerge’nin statüsü ve yetkisi tanımlanmış olmasına rağmen, Bağdat, Peşmerge’yi denetimindeki milis gücü Haşdi Şabi ile Lübnan’daki Hizbullah gibi devletten bağımsız, hibrid/melez bir statüye çekmeye çalışmaktadır. Bu bir tuzaktır. Ayrıca, Peşmerge’nin Haşdi Şabi, Hizbullah ve benzeri örgütler gibi bölge devletlerinden lojistik destek alması söz konusu değildir. Bu nedenle, Peşmerge’nin uluslararası Koalisyon güçleriyle ortaklığının devamı stratejik öneme sahiptir.
Öte yandan, Peşmerge reformu tartışmaları bağlamında, Peşmerge isminin korunması mı yoksa terk edilmesi mi gerektiği konusunda iki fikir öne sürülmektedir. Birinci görüş, ismin reformun önünde bir engel olduğunu, bu dönemin sona erdiğini ve ismin kaldırılması gerektiğini savunurken; ikinci görüş ise tam tersini öne sürmektedir.
Bugün esas olan, Kürdistan bölgesinin güvenliğini sağlamak ve topraklarını korumaktır. İsimden daha önemli olan, birleşik, modern, partizanca davranmayan, sadece hükümet ve idari kurumların emir ve komutasında disiplinli bir ordu olmasıdır.
Peşmerge reformu, Kürdistan'ın mevcut statüsünü koruma ve ilerletme konusunda tarihi bir fırsat sunmaktadır. Bu reformun başarısızlığı, Kürdistan için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bölgesel güvenliği dış tehditlere karşı zayıflatabilir ve Kürtler arasındaki çatışma olasılığını artırabilir. Ayrıca, ABD ve uluslararası toplumla ilişkilerini zayıflatarak ekonomik alanda uluslararası yatırımcılarda güven eksikliğine neden olabilir. Bu durum, Kürdistan bölgesi ekonomisinin daha fazla zarar görmesine yol açabilir. Bir diğer önemli nokta ise reform yardımının sürdürülebilmesi için KBY'nin insan hakları, demokratik değerler ve teamüllere uyması şarttır.
Peşmerge reformunun gerçekleşmemesi, Kürt ulusallaşmasını sarsacak ve aynı zamanda mevcut kazanımların korunmasını da tehlikeye atacaktır. Söz konusu reform, Kürdistan'ın uluslararası toplumla uyum içinde olup olamayacağının da bir sınavıdır. Eylül 2026 Peşmerge reform sürecinin tamamlanmasının son tarihi ve köprüden önceki son çıkıştır. Bir kısım Kürdistanlı aktör ve siyaset yapıcıların, zamana oynayarak bu süreci durdurmaya yönelik parti ve kişisel çıkarlarına öncelik verme lüksleri ve hakları yoktur.
X: cetin_ceko